Hastalığa halk arasında ince hastalık da denilmektedir. Verem, asıl olarak akciğerlerde yerleşen, fakat kan ve lenf yoluyla tüm vücuda dağılabilen bakteriyel, bulaşıcı, süreğen bir hastalıktır.
Bacille Calmette ve Guérin adlı iki araştırmacı, 1920’lerin sonunda vereme karşı bir aşı geliştirmişlerdir. Bu iki araştırmacının adına atfen bu aşıya BCG[1] adı verilmiştir.
Bilinen en eski hastalıklardan birisi olmasına, sebebinin kesin olarak bilinmesine, 50 yıldır tedavisinin mümkün olmasına ve üstelik korunabilir bir hastalık olmasına karşın, hala dünyada en yaygın ve ölümcül bulaşıcı hastalıklardan biri olmaya devam etmekte ve yılda üç milyonu aşkın kişi verem nedeniyle kaybedilmektedir. Yerküre üzerinde yaşayan her üç kişiden birisi tüberküloz ile karşılaşmış ve onunla tanışmış durumdadır. Halen yılda 8 milyon yeni verem hastası teşhis edilmektedir.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde nüfusun çok büyük bir bölümü Mycobacterium tuberculosis bakterisi ile çocukluğunda karşılaşmıştır. Hastalık farkedilmeden geçirildikten sonra, bakterinin çok dirençli olması nedeniyle, vücutta uyur bir şekilde kalır. Kişinin savunma sisteminin zayıfladığı durumlarda yeniden hastalık oluşturma potansiyeline sahiptir. Hastalanan kişinin tanısı konulduktan sonra mutlaka en az 6 ay süreyle ilaç tedavisi görmesi gerekmektedir. Tedavi ile iyileşme görülen hastalar Verem Savaş Dispanseri 'ne kontrole giderler. Önceleri sık olan kontroller daha sonra hastanın durumuna göre daha seyrek olur.
Verem teşhisi:
Hastalığın teşhisi balgamın özel boyalar ile boyandıktan sonra, mikroskopta muayenesi sonucunda, hastalık etkeni olan Mycobacterium tuberculosis'in gösterilmesi ile konulur. Ayrıca balgamın özel işlemlerden geçirildikten sonra kültüre ekilmesi sonucu, kültürde üremesi de tanıyı kesinleştirir. Bazen, balgam muayenesinde hastalık etkeni görülemez iken, kültürde üreyebilmektedir. Balgam muayenesi hemen sonuç verirken, kültür sonucu iki ay gibi bir süre sonunda elde olunmaktadır. Bazı kültür tekniklerinde daha kısa sürede sonuçlar alınabilmektedir.
Akciğer grafisi en çok görülen form olan Akciğer Tüberkülozunun tanısında diğer önemli bir testtir.
Hastalığın sık görülen formlarında balgamın mikroskop altında muayenesi, kültüre ekilmesi, akciğer filmi tanı için çoğunlukla yeterlidir. Ancak bakteriyolojik muayene yapmadan, sadece akciğer filmi ile tanı konulması yeterli değildir.
Tüberkülin yada PPD testi enfeksiyon teşhisinde kullanılmaktadır. Basil ile karşılaşılması olarak tanımlanabilecek enfeksiyon durumu hastalık anlamına gelmemektedir. Tüberküloz ile enfekte olan bireyleri hastalık ile karıştırmak doğru değildir. Bu nedenle hastalık tanısında bu testin kullanılması doğru değildir.
Tedavi :
Tüberküloz kesinlikle başarıyla tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavide rifampisin, isoniazid, pirazinamid ve etambutol içeren antibiyotikler kullanılır. Tedavinin ilk iki ayında bu dört ilaç kullanılmaktadır. İki aydan sonraki dört ayda rifampisin ve isoniazid kullanılmaktadır. Toplam tedavi süresi altı aydır. Hastalığın iyileşmesi için, bu ilaçları çok düzenli olarak kullanmak gerekmektedir. Halk arasında verem hastalığının tedavisinde gıdaların çok önemli olduğu inancı vardır. Ancak bu doğru değildir. Yine temiz hava, bol gıda gibi yaklaşımların bilimsel bir temeli bulunmamaktadır. İlaç tedavisinin başlanılması ile hastalık hızla iyileşmeye başlar ve genellikle hastanın iştahı açılır. Hastalığın gelişim sürecinde hasta kaybettiği kiloları hızla geri almaktadır. Bunun için hastanın normal beslenme düzeni içinde olması yeterlidir.
Hızla iyileşme olduğu için, hastaların bir kısmı ilaç alımını aksatma eğilimine girdikleri gözlenmiştir. Bu durum ise, ilaçlara direnç gelişmesine neden olmaktadır. Tedaviyi aksatmak herkesin yapabileceği bir durumdur. Bu nedenle ilaç dozları her gün bir sağlık görevlisi tarafından içirilmektedir. Bu tedavi şekline Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) denilmektedir ve bu yaklaşımı ülke çapında uygulanması geniş bir organizasyonu gerektirmektedir. Bu organizasyonun tümüne birden Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi (DGTs) denilmektedir. Bu strateji, günümüzde dünyada kullanılan modern tüberküloz tedavi yaklaşımıdır. Ülkemizde de 2006 yılından beri bu tedavi yaklaşımı uygulanmaktadır.
Verem (tüberküloz) hastalığı teşhisi ve tadavisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder